ali inandım
Bir Ankara polisiyesi ‘Behzat Ç.’nin yapımcıları, ‘Mor Menekşeleri’ni
de keşfetti Ankara’nın. İki izlenesi diziye imza atıyorlar aynı anda.
Yapay, zorlama hikayelerden değil ikisi de. Türk edebiyatının nadide
eserlerini özünden koparıp, canına okuyan dizilerden de değiller.
Ankara’nın ruhuna yakışır yenilikler, farklılıklar barındıran iki yapım.
Özgünler. Anadolu’ya, İstanbul’dan değil de içinden bakınca görülebilen
özgünlük. Cihangir kafelerinde üretilen, çok izlenme formülü belli,
birbirinin kopyası fabrikasyon senaryolardan uzaklar. Televizyona,
Ankara’dan açılmış hava deliği iki yapım.
Olabilecek miydi?
Çoğumuz gibi, daha ilk bölümden Behzat Ç.’nin etki alanına girdim. Sonra takipçisi oldum. Eskitepe’yi anlatacağını öğrenince ‘Mor Menekşeler’i beklemeye başladım. Yani Hacettepe’nin öyküsünü. Fakir semtin, seçkinlere kafa tutma hikayesi. Kendine yer açıp, varolma hikayesi.
Becerebilecekler
miydi acaba? 60 yıl önceki Ankara’ya, Hacettepe’den, Hamamönü’nden,
bakabilecekler miydi? Yakın tarihini, zihinlerimizde yeniden
canlandırabilecekler miydi? Yoksa tarih, dekor ve
kostümlerin başarılı taklidinden ibaret mi kalacaktı? İlk bölümden
yakaladım, sadık izleyicisiyim artık. Aksayanlar da bölümden bölüme
oturuyor. Kendine has, bir başka Ankara hikayesi, yerini aldı
ekranlarda.
Mertlik dayanışma zamanı
1950’lerin
başı. 1940’lı yılları İkinci Dünya Savaşı’na kurban veren genç
Cumhuriyet’in, büyüme hızı kesilmiş, zor günler. Çok partili siyasal
yaşama geçmek üzereyiz. Genel seçim henüz yapılmamış, Demokrat Parti rüzgarı
önden gelmiş ama. Yeni bir arayış, dönüşüm sürecinde ülke. Hacettepe,
kabadayılarıyla meşhur o zamanlar. Mahalleliye, ezilene sahip çıkan
kabadayıların zamanı. Karagöz Kemal, Kabadayı Mehmet ve Sarı Veli, en
meşhurları olma yolunda. Dizide, Hayali Ömer, Kabadayı Akif ve Sarı
Fikret olmuşlar. Bu üç kafadar, çok sıkı dost. 1960’lı yıllarda, iyice
tanınır olmuşlar artık. Namları, ülkeye yayılmış. Ancak Kabadayı
Mehmet’in, kardeşi gibi sevdiği Sarı Veli’ye kıymasına kadar giden
gelişmeler, ülkenin, çok acılı dönüşümünün de özeti gibidir. Mertliğin,
dayanışmanın üzerinden silindir gibi geçen bir dönüşüm. İşte ‘Mor Menekşeler’ dizisi, bize bu dönemi anlatmaya çalışıyor. Daha işin başında hikaye.
Hacettepespor
Eskitepe’nin,
mücadelesi, varolma savaşı, yandan yandan çok başka bir alanda daha
sürer. 1941 yılında kurulan Hacettepe Spor Kulübü, akademisyenlerle
kabadayıların top koşturabildiği bir futbol takımı olmayı becerir.
Mahalleliyle tek vücut, bir dayanışma ve direniş simgesidir. 1957-1958
sezonunda Ankara Profesyonel Lig Şampiyonu olur arkasından 1961-1969
yılları arasında, Türkiye Birinci Ligi’nde top koştururlar. Tam
destekle. Dayanışma ve direnişin takımı Hacettepespor, lakapları, ‘Mor Menekşeler’dir.
Soluk menekşeler
Türkiye dönüştükçe mertlik söner, dayanışma zayıflar. Dayanışma zayıfladıkça değerler değişir, değişen değerler, ‘Mor Menekşeler’i
susuz bırakır. Bugün, formalarındaki renkleri parlaktır ama olmayan
dayanışması nedeniyle menekşeleri soluktur Hacettepe’nin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder