mor yazılar 9

Çekimleri Eskişehir-Odunpazarı’nda devam eden “Mor Menekşeler”, iki kardeşi aynı sette buluşturdu.
Çok yakında TRT’de başlayacak olan, üç gencin delikanlılıktan kabadayılığa uzanan çarpıcı serüvenini konu alan dizide Güven Kıraç, kardeşi Gökhan ile birlikte kamera karşısına geçiyor.


şahin büyükkaya 
Hacettepe, Eskişehir Odunpazarı’na taşındı!
TRT’nin ‘Mor Menekşeler’ dizisi  absürd dizilerin arasında kaybolup gitmezse iyi oyuncu seçimi ve hikaye derinliğiyle sürer gider. 1950’li yılların Ankara  Hacettepe’sini anlatan dizinin yönetmeni  Serdar Akar. Dizinin hikayesi aslında  Ankara Hacettepe’de geçiyor ama dizinin çekimleri Eskişehir’in tarihi Odunpazarı İlçesi’nde yapılıyor. Güven Kıraç, Zafer Algöz, gibi usta oyuncuların yanısıra Sinan Tuzcu, Sarp Leventoğlu, Ömür Arpacı, Umut Kurt, Ayçin İnci gibi genç oyunculardan oluşan kadrosuyla ‘Mor Menekşeler’ iyi kotarılmış bir dönem dizisi olarak dikkat çekiyor..


 Mor Menekşeler' adlı dizide 'Fakir Şükrü' adlı eski bir kabadayıyı canlandıran Güven Kıraç, oyunculuk performansıyla göz dolduruyor. Kıraç'ın kardeşi Gökhan Kıraç'da aynı dizide rol alıyor ve ağabeyinin yani 'Fakir Şükrü'nün yakın adamı 'Osep'i canlandırıyor. "

ŞAHİN BÜYÜKKAYA: TRT’nin böyle bir şansızlığı var. Mor Menekşeler diye bir dönem dizisi var. O dizi başka büyük bir kanalda olsa ilk beşe girer. TRT reklamını yapamıyor.

 Sina Koloğlu'nun köşesinden..

İKİ DÖNEM DİZİSİ, ‘MOR MENEKŞELER’ VE ‘BİR GÜNAH GİBİ’ ÜZERİNE

Serdar Akar yönetiminde Eskişehir Odunpazarı’nda çekilen ‘Mor Menekşeler’ iki bölümünü izleyiciye sundu. ‘Behzat Ç.’ nin önyargısı da olabilir, yani ‘Mutlaka iyi iş çıkarmışlardır” diye düşündürüyor. Evet, bu gözle izledim. Bunu saklamıyorum. Ama bir yere kadar zorlayabilirdim, ondan sonrası “Bu dizi hoşuma gitti mi?” sorusuna takılırdı. Öyle de oldu. Cevabım “Evet, bu iyi bir dizi” oldu.
Daha ilk bölümde bir Güven Kıraç olayı vardı. “Ben bu diziye imzamı koydum arkadaş” mesajını verdi. Ne olursa olsun TRT özel kanallar kadar ‘gaddar’ değil. Onun için dizi kendini toparlama şansını buluyor. ‘Mor Menekşeler’ konuyu önümüzdeki bölümlerde yerine oturtup kanalın iyi işlerinde biri olarak ömrünü sürdürür bence.


hakan arslanbenzer  populist kültürde yazmış yazıdan bir bölüm

Mor Menekşeler, Elveda Rumeli ve Kurtlar Vadisinden bile iyi yazılmış bir dizi. İlişkilerin tarihi, derinliği, trajikliği üzerine sonunda gelen ağır cümleler edebiyat seviyesine yaklaşıyor; bugünün ortalama edebiyatını ise fersah fersah aşıyor. Levent Cantek yazmış senaryoyu. Popüler kültür akademisyeni, yazarı, editörü. Ankaralı, 1969′lu. Derin Hakikatler diye tuhaf bir blogu var. Serdar Akar’la çok özel bir ikili olmuşlar, birinin senaryosu, öbürünün rejisi, Zafer Algöz, Güven Kıraç ve daha genç oyuncuların oyunu derken ortaya hiçbir ölümsüz Türk eserine yaslanmayan, eh işte popüler kültürden bilen, Ankara hikayeleri bilen bir orta karar akademisyenin senaryosundan çıkan gerçekten değerli bir eser çıkıvermiş. İsmi berbat. Hani nerde Kurt Kanunu isminin bile ima ettiği deha, nerde Mor Menekşeler saçmalığı? Adamlar kabadayı yahu. Ama nedir, mor menekşeler. Hiç olacak bir şey değil ama oluyor işte. Böyle sallapati, yarımyamalak, edisyon ve edebiyat açısından bir şey vadetmeyen tekstler iyi bir oyunculuk ve rejiyle, esas olarak ise inançla hem kâr hem izlenirlik hem de akılda kalıcılık ve söz değeri yaratabiliyor.
000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000

Eda Solmaz
Delikanlı aşık olmaz delikanlı aşka sahip olur

Tarihin anlatıldığı dizilerin ekranlarda çıkışta olduğu son zamanlarda, farklı bir dönem dizisi izleyicisinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. 50’li yılların Ankaralı kabadayılarının siyasi, spor ve aşk üçgeni etrafındaki hayatlarını anlatan Mor Menekşeler, TRT’de Pazartesi günü seyircisi ile buluşacak. Dizinin Eskişehir’deki setine konuk olduk ve Sarp Levendoğlu, Umut Kurt ve Ömür Arpacı ile kabadayı olmanın inceliklerini konuştuk.

Ankara’nın en ünlü kabadayıları Eskitepe’de yani Hacettepe’de 1950 ve 1970’li yıllarda yaşadılar ve dönemin en ciddi olaylarında onların da parmakları vardı. Bu sezonun iddialı yapımlarından biri olan Mor Menekşeler orada yaşayan 3 gençten yola çıkarak birçok gerçek ile bizi yüzleştirecek. Kameranın arkasında ise Behzat Ç.’nin de yönetmeni olan Serdar Akar var. Dizi her ne kadar yine bir Ankara hikayesi anlatıyor olsa da çekimler Eskişehir’de sürüyor. Çünkü çekimleri yaptıkları Odunpazarı ilçesi doğal bir set havasında ve tarihi dokusunu hâlâ koruyabilmiş. Sarp Levendoğlu senaryoyu neden kabul ettiğini şöyle anlatıyor, “İki talihsiz işte bulunmak durumunda kaldım. Olmaması gereken bir takım olaylar yaşadım. Oyunculuğa kırgındım. Bu dizinin senaryosu elime geçtiğinde ne olursa olsun, yer almak istedim.” Ömür Arpacı, “Temmuz’un başından beri bu iş için çalışıyoruz. İlk defa bu kadar farklı bir karakter oynuyorum.” Umut Kurt, “Aslında bu yıl benim tiyatro yapıyor olmam lazımdı. Dot’ta tiyatro oyununa başlayacaktım. Senaryo bana geldiğinde bu işte yer almalıydım. Neredeyse tuvalete bile beraber gidecek bir ekip olduk” diyor.

Bu adamlar zeki ve ozan gibi atışıyorlar

Dizide kabadayıların kendi lugatları da var. Gündelik dilden çok uzak da atışmaları olacak. Levendoğlu, “Ankaralı Kabadayılar kitabı bize çok yardımcı oldu. Bu adamların hayattaki oyunlarından biri ozan gibi atışmak. Zeka çok önemli onlar için. Ayrıca dizi için bıyık bıraktım. Hayatımda tespih taşımam, çekmeyi bile öğrendim. Öyle ki bıçak çekme dersi bile aldım” Kurt, “Diziyi izlerken göreceksiniz alışkın olduğunuz ya da sürekli kullanılan kelimeler yok. Herkes aşağı yukarı dizinin içinden kendine birkaç cümle çekecektir” diyor. “Bu kadar erkek egemen bir dizinin kadın izleyicileri de olacak mıydı?” sorusunu ise şöyle cevaplıyorlar, “Kabadayılar dünyasında kadınlara yer yok. Bu bir kadın hikayesi değil. Ama aramızda kadın karakterler de var. Biz o dönem çalışan kadının ne yaşadığını görüyoruz, bir anneyi, genç kızı da... Bu adamlar birçok şeyi kadınlar için yapıyorlar.”

Müşterisi farklı bir iş çekiyoruz

Mor Menekşeler’in yavaş yavaş algılanacağını belirten oyuncularından Arpacı durumu şöyle tarif ediyor, “Bazı işler vardır, oyuncu, senaryo birleşimi olur. Bu bir dönem işi. Şu an revaçta bu konu. Müşterisi farklı bir iş olarak düşünüyorum. Müptelası çok olacak. Böyle işleri Türk halkı seviyor.” Dizi öncesi birçok araştırma yaptığını söyleyen Umut Kurt, dizideki her şeyin çok gerçekçi olduğunu belirtiyor ve ekliyor “Oradaki karakterlere baktığım da çok da ahlak sınırları dışında fikirleri yok. Kurallarını, kanunlarını kendileri koyuyor. Onlara yanlış gelen bir şeyi kendi yöntemleri ile hallediyorlar. Sporcular bunlar aynı zamanda. Hacattepe Spor Kulübü’nde futbol oynamışlar.” Levendoğlu ise sinemadaki kadar sert olamayacaklarını söylüyor, “Sinemadaki kadar sert ve açık olamayız. Kült olacak bir iş çekiyoruz. Çekim kalitesi ve senaryosu ile arşivlik olacak. Sette ise özellikle Zafer Algöz’e çok gülüyoruz.”

Delikanlı aşık olmaz delikanlı aşka sahip olur

Günümüzde kim kaldı delikanlı sorusuna ise Umut Kurt şöyle cevaplıyor, “Kalmadı kabadayılar şimdilerde. Bana göre kabadayılık delikanlılıktır, efendiliktir.” Levendoğlu, “Bugüne kadar acayip delikanlıca bir şey yaptım mı bilmiyorum. Öyle ki ‘kabadayı aşık olmaz, kabadayı aşka sahip olmak ister’ felsefesini benimsemişler. Role çalışırken bunu göz önünde bulunduruyorum.” Bu dizi için ezber bile yaparken heyecanlandığını söyleyen oyuncular Eskişehir-İstanbul arasında neleri özlediklerini ise şöyle tarif ediyorlar, Kurt, “Burada ev kurma kısmı zordu, bizim hanım da (Ezgi Mola) İstanbul’da kaldı, o kötü oldu.” Levendoğlu, “Özlemedim İstanbul’u. Gitmiyorum da buraya geldiğimden beri.” Arpacı, “Yol yorucu oluyor. Eşimi özlüyorum. Ama buraya gelmeyi iple çekiyorsunuz.”

1 yorum:

  1. Değerli blog yöneticisi sitenizdeki makalelerinizi firmamız Dell şarj aleti olarak çok beğendik ve başarılarınızın devamını diliyoruz.

    YanıtlaSil